himen
Tanınmış Üye
- Katılım
- 11 Şubat 2013
- Mesajlar
- 1.559
- Tepki puanı
- 51
- Puanları
- 98
- Yaş
- 41
- Tuttuğu Takım
- GALATASARAY
Yeni Türkiye kurulurken ve kurulduğundan 3,5 yıl sonra Cumhuriyet ilan edilirken, çok elverişsiz ve olumsuz koşullar altıda 11 yıl süren çok ağır savaşlar geçirmiş ve geçirmekte; topraklarının 2/3’ü savaş alanları olmuş ve olmakta, yanmış ve yıkılmakta idi. Nüfusunun 1/5’ini, 3 milyonu aşkın insanın bu alanlarda yitirmiş ve yitirmekte idi. Savaşların yıkımı öylesine korkunç idi ve oluyordu ki, ülkede öğretmen, hekim, eczacı, mühendis, hukukçu, mimar, sanatçı vb. yüksek okul çıkışlısı hemen hemen kalmamıştı; dahası duvarcı, marangoz, demirci, nalbant, ayakkabıcı, terzi... vb. esnaf bile. Ne hastane, ne okul, ne liman, ne yol, ne yapınak (fabrika) vardı. Ulus yorgun ve yoksu düşmüştü. Nüfusun %80’inden çoğu köylerde, ancak %20’sine yakını kentlerde idi.
Dönemin Mili Eğitim (Maarif) Vekillerinden İsmail Safa Bey (Özler) ilkokuldan yükseköğretime dek kurumlarının durumlarını saptamak için girişimlerde bulundu. Bunun için, tanınmış kişilerle tanınmış okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşlerini almak için bir anket yaptırdı; toplanan bilgilere dayanarak şu girişimlerde bulundu:
Yurdu birer öğretmen okulu bölgelerine ayırdı.
Eğitim sorunlarını 24 madde altında topladı. Sonradan gerçekleştirilen devrim ve atılımlar, öğretim birliğinin saptanması, okul izlencelerinin düzeltilmesi, ilköğretimin izlenceleştirilmesi (programlaştırılması) bu sorunlardandı.
Türk Eğitim Sistemi, yapı bakımından Tanzimat’ta ve Cumhuriyet’te olmak üzere iki önemli değişiklik geçirmiştir. Tanzimat’a kadar devlet kuruluşları dışında vakıflara bağlı olarak yürütülen eğitim ve öğretim büyük ölçüde “Sübyan Mektepleri” ve “Medreseler”de yapılmıştır. Tanzimat’la birlikte eğitim ve öğretim devletin, görevleri arasına alınarak yeni bir okul sistemi kurulmuştur. Ancak kurulan bu yeni okul sistemi ile birlikte, eski okul kuruluş sistemi de durumunu korumuştur. Böylece “Paralel Hatlar Sistemi” de denilen bir okul kuruluş sistemi, birbirine zıt nesiller yetiştirerek eğitim ve öğretime 1924 yılına kadar devam etmiştir.
Ve 3 Mart 1924’de eğitim alanında ilk yasal devrim gerçekleşti. Türkiye Büyük Millet Meclisi o gün çok önemli üç yasa kabul etti. Bu tarihten itibaren Darülhilafe adını almış olan medreseler de kapatılmaya başlandı.
İsmail Safa Bey’in ardından Milli Eğitim Bakanlığı’na Vasıf bey getirildi. Bu dönemde:
Medreselerin kapatılmasına başlandı.
Okullar laikleştirildi.
Yabancı uzmanlar –özellikle o yıllarda dünyanın en büyük eğitimcisi olan John Dewey- çağrılıp eğitimin planlaştırılması ele alında. Ulusal eğitimin ereği belirlendi: “Yurttaşların, yurdun siyasal, ekonomik ve kültürel gelişmesine katılacak bir niteliğe ulaştırılması” olarak özetleniyordu.
Öğretmen okullarının sayılarının artırılmasına başlandı.
Nüfusun 12.000.000 ve zorunlu öğrenim çağındaki çocuk sayısının 1.200.000 –yaklaşık olarak- olduğu belirtildi, okullardaki öğrenci sayısının da 300.000’e yaklaşık olduğu saptandı.
Dönemin Mili Eğitim (Maarif) Vekillerinden İsmail Safa Bey (Özler) ilkokuldan yükseköğretime dek kurumlarının durumlarını saptamak için girişimlerde bulundu. Bunun için, tanınmış kişilerle tanınmış okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşlerini almak için bir anket yaptırdı; toplanan bilgilere dayanarak şu girişimlerde bulundu:
Yurdu birer öğretmen okulu bölgelerine ayırdı.
Eğitim sorunlarını 24 madde altında topladı. Sonradan gerçekleştirilen devrim ve atılımlar, öğretim birliğinin saptanması, okul izlencelerinin düzeltilmesi, ilköğretimin izlenceleştirilmesi (programlaştırılması) bu sorunlardandı.
Türk Eğitim Sistemi, yapı bakımından Tanzimat’ta ve Cumhuriyet’te olmak üzere iki önemli değişiklik geçirmiştir. Tanzimat’a kadar devlet kuruluşları dışında vakıflara bağlı olarak yürütülen eğitim ve öğretim büyük ölçüde “Sübyan Mektepleri” ve “Medreseler”de yapılmıştır. Tanzimat’la birlikte eğitim ve öğretim devletin, görevleri arasına alınarak yeni bir okul sistemi kurulmuştur. Ancak kurulan bu yeni okul sistemi ile birlikte, eski okul kuruluş sistemi de durumunu korumuştur. Böylece “Paralel Hatlar Sistemi” de denilen bir okul kuruluş sistemi, birbirine zıt nesiller yetiştirerek eğitim ve öğretime 1924 yılına kadar devam etmiştir.
Ve 3 Mart 1924’de eğitim alanında ilk yasal devrim gerçekleşti. Türkiye Büyük Millet Meclisi o gün çok önemli üç yasa kabul etti. Bu tarihten itibaren Darülhilafe adını almış olan medreseler de kapatılmaya başlandı.
İsmail Safa Bey’in ardından Milli Eğitim Bakanlığı’na Vasıf bey getirildi. Bu dönemde:
Medreselerin kapatılmasına başlandı.
Okullar laikleştirildi.
Yabancı uzmanlar –özellikle o yıllarda dünyanın en büyük eğitimcisi olan John Dewey- çağrılıp eğitimin planlaştırılması ele alında. Ulusal eğitimin ereği belirlendi: “Yurttaşların, yurdun siyasal, ekonomik ve kültürel gelişmesine katılacak bir niteliğe ulaştırılması” olarak özetleniyordu.
Öğretmen okullarının sayılarının artırılmasına başlandı.
Nüfusun 12.000.000 ve zorunlu öğrenim çağındaki çocuk sayısının 1.200.000 –yaklaşık olarak- olduğu belirtildi, okullardaki öğrenci sayısının da 300.000’e yaklaşık olduğu saptandı.