Aşk'a İnanmışt'ı

Genel Yönetici
Staff member
Katılım
28 Mart 2008
Mesajlar
23.246
Tepki puanı
2.148
Puanları
163
Yaş
40
Bulunduğu Yer
ŞANLIURFA
Tuttuğu Takım
GALATASARAY
Söyle Bari
Hoca ormana gitmiş.Oturmuş bir dalın üstüne, başlamış kesmeye.Aşağıdan geçen bir yolcu Hoca'ya seslenmiş:- Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksin.Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş.Az sonra dal kırılmış.Hoca, cumburlop düşmüş.Düştüğü yerden perişan seslenmiş:
-Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle bari.


Tutar mı?
Hocanin cani bir gün sarma çeker.Ama elinde yogurt bakraçlari anasi da aglamis ne yapim ne yapim derken aklina göl gelmis.Gelmis gölün kenarina,atmis bakraçlari kenara çikarmis sarmis sigarasini hafif hafif demleniyor.Sonra birden bekçinin düdügünü duymus. Eyvah simdi yandik derken aniden atmis sarmayi bakracin içine sonrada bakraci tutmus göle dökmeye baslamis.O esnada bekçide yaninda bitivermis.Bakmis bakmis anlamamis sonra hocaya sormus ne yapiyorsun diye.Hocada görmüyor musun yogurt mayaliyorum demis. bekçi kahakahalar içinde ilahi hoca koca göl hiç maya tutar mi demis.Hocada ya tutarsa diye cevap vermis.Sonra bekçi ilahi hoca diyip güle güle yoluna devam etmis.Hoca hem keyfine hem yogurda yanarken bekçinin arkasindan bakip simdi bu salak herkese anlatir demis.



Sıkarken
Nasrettin hoca bir gün yolun kenarında kedisini yıkıyomuş.Yoldan geçen arkadaşı hocaya:
-Hocam kediyi yıkama ölür.
demiş.Hoca aldırış etmemiş ve yıkamış.Arkadaşı dönüşte hocayı tekrar yolun kenarında görmüş.Kedi ölmüştü. adam:
-Hocam ben size kediyi yıkamayın ölür demedimmi? demiş.Hoca:
-Ben kediyi yıkarken ölmediki sıkarken öldü demiş.



ALLAH BİLİYOR
Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış.Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır, demiş.
Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
-Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor, demiş.



ATEŞ DÜŞTÜĞÜ ZAMAN
Nasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş.Hoca ona mantı pişirip getirmiş.Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış.Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız.
Hoca hemen :
-Boğazıma ateş düştüğü zaman, demiş.



BENİM YERİME SENİ GÖTÜRÜR
Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış.
-Hanim en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.
-Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?
-İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.



BU NASIL NAMAZ
Nasreddin Hoca abdest alırken, bir ayağına su yetmemiş.Namaz kılarken de bir ayağını yukarı kaldırarak namaz kılmış.Bunu gören cami cemaati :
-Hocam bu nasıl namaz? diye sormuş.
Nasreddin Hoca :
-Bir ayağı abdestsiz namaz, diye cevap vermiş
 
Yorgan Gitti Kavga Bitti

Hoca bir gece yarısı kapısının önünde bir kavga gürültü duyar, yataktan kalkar karısına seslenir:

-Hanım kalk, şu mumu yakta çıkıp bir bakayım dışarıda neler oluyor.

Karısı onu önlemek istemiş.

-Gece yarısı nene gerek, karışma sen!

-Olur mu hanım! Bu patırtı gürültüde uyunur mu?

Gerçekten kapı önünde bağırıp çağırmalar uzayıp gitmekte imiş, kadın kalkıp mumu yakmış. Hoca hava buz gibi olduğu için yorganı sırtına alıp aşağıya inmiş. Kapı önünde toplananlara:

-Ne oluyor burada?

Diye sormuş, daha ne olduğunu anlamaya kalmadan adamın biri karanlıkta hocanın sırtından yorganı aldığı gibi ortalardan kaybolmuş. Hoca uyku sersemi büsbütün şaşırmış. Zaten kavgada bitmiş, herkes dağılmaya başlamış. Hoca, hırsıza kaptırdığı yorganına üzüle üzüle, soğuktan büzüle büzüle yukarıya çıkmış. Onu merakla bekleyen karısı:

-Neymiş o gürültüler, kavganın nedenini anlayabildin mi? deyince hoca, düşünceli düşünceli şu cevabı vermiş:

-Ne olacak, kavga bizim yorgan içinmiş. Yorgan gitti kavga bitti! demiş
 
Parayı Veren Düdüğü Çalar

Nasreddin Hoca bir gün pazara gidiyormuş. Çocuklar hocanın etrafını sarmışlar. Hep bir ağızdan bağırmaya başlamışlar. Kimisi "Hoca bana çakı al!", kimisi "Hocam bana şeker getir!", kimisi "Hocam bana düdük al!" diye bağırıp dururken, çocuğun biri cebinden bir on kurus çıkarmış "Hocam, bana lütfen bir düdük alabilir misiniz acaba? Size zahmet olacak ama..." demiş. Nasreddin Hoca on kurusu almış, kuşağına sokmuş, yola düzülmüş. Akşam olmuş, Hoca öteberisini almış, pazardan dönerken çocuklar yine etrafını sarmışlar, "Hocam benim çakı nerede?", "Hocam benim şekeri aldın mı?" derken Hoca elini kuşağına atmiş, bir düdük çıkarmış ve "Parayı veren düdüğü çalar" demiş.



Erkek Mi Dişi Mi?

Adamın Biri, Hoca'ya sorar:
- Nuh'un gemisine zeytin dalını ağzında getiren güvercin erkek miydi? dişi mi ?
Hoca cevap verir:
- Tabii ki erkekti eğer dişi olsaydı, ağzını o kadar
kapalı tutamazdı!

Ayva İle İncir

Nasreddin Hoca birgün Timurlengi ziyarete karar verir.
Giderken yanına hediye olarak bir sepet ayva alır.Fakat hoca yolda ayva yerine incirin daha iyi hediye olacağına karar verir ve dönüp ayvaları boşaltır onların yerine sepeti incir doldurur. Padişah Timur 'a hocanın kendisine hediye getirdiği ve huzura kabul edilmesini istediği bildirilir. Hoca huzura alınır. Hediye olarak çok değerli şeyleyen padişah
incirleri görünce çok kızar ve incirleri tek tek hocanın kafasına vurur.Fakat hoca acıdan bağıracağına Allaha şükreder. Şaşıran Padişah sebebini sorar:
Hoca :
--Padişahım ya ayvaları getirseydim halim ne olurdu der...


Bal Ekmek

Nasreddin Hoca bir cimri tanidiginin evine gittiginde tanidigi ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmis. Nasreddin Hoca bayat ekmegi disi kesmeyince sinirinden bali kasikla yemeye baslamis. Ev sahibinin gözü yerinden oynamis :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanin içini siyirir, demis.
Nasreddin Hoca hiç ses çikarmadan bali bitirmis ve :
-Kimin içinin siyrildigini Allah biliyor, demis.
 
Bu Perdeyi Ben Buldum

Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye, bir saz tutturmuşlar :
-Hadi bize güzel bir şeyler çal da dinleyelim! demişler.
Hoca, sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmaya başlamış :
-Ama Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır?Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek...
Hoca, elindeki sazı dımbırdatmayı sürdürürken :
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar.Ben buldum işte.Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş

Göle Koş

Hoca, bir gün kirlardan topladigi çali çirpiyi esegine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yas çirpi da kurusu gibi yanar mi? diye düsünür ve seytana uyarak çakmagini çakar ve alevi çali çirpiya dokundurur. Aralarinda kurulari da bulunan çali çirpi hemen alev alir.Esekte bir korku, bir telas, huzursuzluktur baslar. Anira anira, çifte ata ata dört nala kosmaga baslar. Hoca da arkasindan olanca gücüyle bagirir :
-Aklin varsa göle kos!


Peygamberi Barbar Cengiz

Hoca bir gun Timur'un adamlarindan birine sormus:
-Sen hangi mezheptensin?
Adam elini gogsune koyarak,
-Emir Timur! demis.
Oradaki bir baskasi
-Hoca Efendi, bir de peygamberini sor bakalim, demis.
-Gerek yok, demis Hoca. Imami Topal Timur olursa, peygamberi de kesinlikle Barbar Cengiz'dir!.

Hırsızın Hiç mi Suçu Yok

Bir gün Nasreddin Hoca'nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi :
-- Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki ?
Bir başkası :
-- Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor ? diye konuşmuş.
Bir diğeri de :
-- Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış :
-- Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi ? Hırsızın hiç mi suçu yok ?
 
Adam Olmak

Bir gün Hoca'nın bulunduğu bir sohbette sormuşlar:

"Hocam, adam olmanın yolu nedir?"
Hoca düşünceli düşünceli, başını bir o yana bir bu yana sallayarak "Söyleyen olursa dinlemeli, dinleyen olursa söylemeli" demiş


Eski Dolunaylar

Kaybolan dolunaylari merak eden biri sorar:
-Hoca! Eski dolunaylari ne yaparlar?
-Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar!.


Maya Tutar mı?

Hocanin cani bir gün sarma çeker.Ama elinde yogurt bakraçlari anasi da aglamis ne yapim ne yapim derken aklina göl gelmis.Gelmis gölün kenarina,atmis bakraçlari kenara çikarmis sarmis sigarasini hafif hafif demleniyor.Sonra birden bekçinin düdügünü duymus. Eyvah simdi yandik derken aniden atmis sarmayi bakracin içine sonrada bakraci tutmus göle dökmeye baslamis.O esnada bekçide yaninda bitivermis.Bakmis bakmis anlamamis sonra hocaya sormus ne yapiyorsun diye.Hocada görmüyor musun yogurt mayaliyorum demis. bekçi kahakahalar içinde ilahi hoca koca göl hiç maya tutar mi demis.Hocada ya tutarsa diye cevap vermis.Sonra bekçi ilahi hoca diyip güle güle yoluna devam etmis.Hoca hem keyfine hem yogurda yanarken bekçinin arkasindan bakip simdi bu salak herkese anlatir demis.
Peştemal

Timur ile Hoca bir gün hamama giderler. Hosbes ederken Timur, Hoca'ya sorar:
"Hoca, ben köle olsam bana kaç para deger biçerdin?"
Hoca:
"Ben bu isin tellali degilim ama bir 15 akçe ederdin!"
Bu laf üstüne Timur çok sinirlerinir:
"Hoca" der "Senin dedigini kulagin duyuyormu? Sadece bu pestemal 15 akçe eder be!"
Hoca hiç istifini bozmadan:
"Ben zaten pestemale biçtim bu fiyati!" der....


Neyzen

Timur, sanatlarin koruyucusu, bos zamaninda ney sesiyle ruhunu dinlendirmekten hoslanir oldu. Bir sure icinde, tek bir calgicidan, emirin dinlenme koskunde gozu kapali yuze yakin neyzenden koca bir orkestra olustu.
Hoca'ya Timur'un yeni tutkusu anlatilinca, Hoca kendisinin imparatorlukta en iyi ney calan, siradan prensler icin cok pahali oldugunu yaydirir etrafa. Han'in huzuruna getirildiginde, buyuk bir maas mi yoksa baska bir sey arasinda tercih yapmasi teklif edilir. Tahmin edebileceginiz gibi maasi kabul eder ve ondan sonra saray muzisyenleri arasinda zevkli bir hayat surer.
Bir gun Timur'a bir misafiri tarafindan, bir neyzeni tek basina dinlemek, yuz neyzeni ayni anda dinlemekten yuz kat daha zevkli oldugu anlatilir. Bunun uzerine, Timur her neyzene sirayla calip kendisini eglendirmesini emreder.
Kendini gosterme sirasi gelmeden cok once, Hoca coktan gogsunde agrilar hissetmis ve artik ney calmaktan vazgecmisti.
 
Yemeğin Buğusu Paranın Sesi

Nasreddin Hoca Akşehir'de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış :
-- Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.
Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp :
-- Doğru mu bunlar ? diye sormuş.
-- Evet, demiş fakir adam.
-- Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.
Zavallı fakir kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Hoca' ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da :
-- Haydi demiş aldın işte alacağını. Aşçı :
-- Nasıl olur ? diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap vermiş :
-- Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan paranın da sesini alır elbet !


Kuyuya Düşen Ay

Bir gece Nasreddin Hoca kuyudan su almaya gider.Bakar ki ay kuyuya düşmüş. Hoca:
– Kadın kadın, diye hanımına bağırır. ‘Bana çabuk birkanca getir yoksa ay boğulup ölecek’.

Karısı kancayı getirir. Nasreddin Hoca kancayı kuyuya atar çeker çeker kanca gelmez.Hoca, ‘galiba ay’ı tuttum’ der. Kancanın ipi gerilir gerilir ve kopar. Sırt üstü düşen Nasreddin Hoca gökyüzünde ay’ı görür.

-Düştük düşmesine ama ayı da kurtardık, der
Turna Ayağı

Hoca güzel bir Turnayı kızartıp tepsiye koyar ve Timur'a götürmek üzere yola koyulur.Ancak tepsiden gelen mis gibi kokular Hoca'nın ağzını sulandırır.Bir ağacın altına oturup Turna'nın bir budunu koparır yer.
Timur, Hoca'nın getirdiği Turna'nın tek ayaklı olduğunu anlayınca :
-Bu Turna'nın bir budu nerede Hoca?...diye sorar.
Hoca hemen yanıtlar :
-Bizim köyün Turnaları tek bacaklı olur da..
Timur inanmaz, gözüyle görmek ister.Kalkıp Hoca ile birlikte göl kenarına giderler.Gölde Turnalar tek ayakları üzerinde durduklarından Hoca keyifli keyifli söylenir :
-İşte devletlüm gözünüzle görünüz...
Timur, Hoca'ya döner :
-Al şu oku at, birini vur... emrini verir.
Hoca çaresizlik içinde ok atar.Turnalar birden öteki ayaklarını da çıkarıp kaçmaya başlarlar.
Timur :
-Gördün mü Hoca, hepsi de iki ayaklıymış...
Hoca lafın altında kalır mı? :
-Aman Sultanım, sizde sıkıyı görseniz iki ayağınızla kaçmaz mısınız?


Sen O zaman Gör Feryadı

Hoca eşeğini kaybetmiş ve arıyor, bu arada da neşeli bir türkü tutturmuş.
Birisi kendini sormaktan alıkoyamaz:
-Hoca Efendi, eşeğini kaybettiğini herkes bilirken, türkü söylemeni duymak eğlenceli görünüyor. Oysa kaybına feryat edip ağlaman beklenirdi!
-Son bir ümidim, aptal mahlukun şu küçük tepenin arkasında olabileceğidir. Eğer değilse, bekle ve gör o zaman sen bendeki ağlamayi feryadi!
 
Sende Haklısın

Nasreddin Hoca'nın kadılık (hakimlik) ettiği günlerde adamın biri yanına gelir. Adam,
komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır. Hoca, adamı güzelce dinledikten sonra:

- Haklısın! diyerek gönderir.

Biraz sonra adamın şikayetçi olduğu komşusu çıkagelir. O da az önce gelen komşusundan
şikayetçidir. Derdini anlatır, hakkının verilmesini ister.
Hoca onu da güzelce dinler. Sonra: - Haklısın! diyerek onu da yollar.

O sırada Hoca'nın yanına gelmiş bulunan ve konuşulanlara kulak misafiri olan karısı, bu işe şaşar.
Hocaya:
- İlahi Hoca Efendi! Sen ne biçim kadısın? Birbirinden şikayetçi olan iki adamın ikisi birden hiç
haklı olur mu? diye sorar.

Karısının bu sözleri üzerine Hoca, bir süre düşündükten sonra ona şöyle der:

- Hatun, sen de haklısın


Bu Kediyse Et Nerede?

Nasreddin Hocanın canı bir gün yahni ister. Kasaba gidip iki kilo et alır, eve gönderir. Hocanın karısı, yahniyi pişirirken komşuları çıkagelir. Misafire ikram edecek başka şeyi olmadığından yahniyi pişirip, komşularına ikram eder. Akşam olup da evine yorgun argın dönen Hoca, yahninin özlemiyle sofraya kurulur.Biraz sonra karısı Hocanın önüne bir tabak bulgur aşı koyar. Hoca kızar:
- Hatun, hani bizim yahni? Karısı misafire ikram ettiğini söylemeye cesaret edemez.
-Hiç sorma efendi! Senin gönderdiğin eti kedi yedi, der. Hoca sofradan kalkar. Kediyi tartar.Kedinin zayıflıktan bir deri bir kemik ve açlıktan bitkin halde olduğunu görür.
Bir karısına bir kediye bakar.
- Hatun, gerçekten eti bu bizim kedi mi yedi? diye sorar. Karısı:
- Evet Efendi! Bu utanmaz kedi yedi, der.
Hoca, koşarak el terazisini getirir. Terazinin bir gözüne kediye, öbür gözüne kilogramları koyar.
kedi tam iki kilo gelir. Hoca karısına bakarak:
- Bak hatun! Şu gördüğün bizim kedi tam iki kilo geldi. Aldığım et de iki kiloydu. Bu tarttığım kedi ise, et nerede? yok bu tarttığım et ise, kedi nerede?! diye sorar.
 
Kadının Adabı

Bir gün Nasreddin Hoca eşeği ile giderken kadıya rastlamış.Kadı Hocayla alay edip :
-Hocam, iki kardeş nereye gidiyorsunuz? diye sormuş.
-Evet efendim, kardeşiniz "canım sıkıldı bir ahbabın evine götürün" dedi de onu sizin eve götürüyorum.Size rastladık yolumuz kısaldı, diye cevap vermiş Nasreddin Hoca


Ya Aşka Gelirse

Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler.Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış :
-Evin tahtaları ses veriyor!
Adam ukala ya :
-Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!
Hoca laf altında kalır mı :
-Ya aşka gelip secdeye varırsa!

Evlilik

Hoca, evlilik ne demektir?
-Gunduzleri cifte hirlama, geceleri cifte horlama!
 
Hatim İndiririm

Nasreddin Hoca ve karisi konusuyorlardi. Karisi :
- Benim yüzüme bakarken besmele çekiyorsun.
- Ne olmus yani?
- Imam efendi, karisinin yüzüne bakarak yasin okuyormus.
Hoca güldü :
- Ben o kadini görsem, hatim bile indiririm!...


Kusur Nerede

Hoca'nın bir gün subaşıya işi düşmüş.Herif haraç ve rüsvetyiyen bir adammis.hoca fakirne yapsin.bir çömlege toprak doldurmus,ve üstüne bal sivamis.gitmisis isini götürmüs,ilamini almis.memnun ertesi gün kapisinda bir adam bitmis -hoca demis,subasi ilamda bir kusur etmis.geri istiyor... hoca yutar mi -kusura bakmasin evlat,demiskusur ilamda degil çömlekteydi.

Anahtar
Hoca bir gün anahtarını kaybetmiş. Bahçede döne döne anahtarını arıyormuş. Hanımı sormuş: "Hocam, anahtarı nerede düşürdün?", "be kadin," demiş Hoca, "nerede düşürdüğümü bilsem, hiç arar mıyım?"


Ya İçinde Olsaydım

Akşam geç saatte eve gelen Hoca pencerede bir karaltı görür.

Hanımına sus işareti yaparak tüfeğini doğrulttuğu gibi ateşler.

Eve girerler, bir de bakarlar ki ateş ettikleri Hocanın cüppesi değil miymiş.

"Hanım ucuz kurtulduk. Ya içinde olsaydım!" der


Kör Döğüşü

Nasreddin Hoca, gençliğinde dilenen bazı insanlar görür. Epey bir zaman adamları inceler.
Dilenciler kör oldukları için çevredeki insanlar onlara pek çok yardım verirler.
Fakat dilenciler bir türlü doymak bilmezler.
Hoca, dilencilerin yanlarına yaklaşır. Cebinden para kesesini çıkartıp şakırdatır. Sonra dilencilere:
-- Alın bu paraları da aranızda bölüşün, diyerek yanlarından uzaklaşır.
Adamları tekrar gözlemeye başlar.
Kör dilenciler, para kesesinin içlerinden birine verildiğini sanarak parayı kapmak için birbirlerine girerler:
-- Kese sende!
-- Ben de yok sende!
--Çabuk benim payımı verin, yoksa ben size yapacağımı bilirim! gibi sözlerle açgözlü dilenciler, birbirlerine vurmaya, küfretmeye başlarlar ama keseyi de bir türlü ele geçiremezler.
Hoca bunları gözlerken:
-- Hey gidi açgözlü iki dünya körleri hey! diye söylenirken biri:
-- Ne oluyor Hoca? diye soru sorar. Hoca:
-- Ne olacak, kör döğüşü nedir bilmiyorsan öğren, der.
 
Ben Uyuyorumsssss
Bir gün Nasreddin Hoca 㧐hire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarıs� arkadaşı sormu�:
- Hocam, uyudunuz mu?
- Buyurun bir㧐y mi var?
- Biraz borç para isteyecektim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya baayıp:
- Ben uyuyorum! demi
 
Yarım Öksürük
Hoca'nın zekasını çekemeyen iki kişi iddiaya girerler.
Biri der ki:
-Kim Nasreddin Hoca'yı mat ederse ona on altın vereceğim.
Nasreddin Hoca'yı yemeye davet ederler. Sofrada:
-Efendim, bize yarım öksürük lazım. Lütfen yarım öksürünüz.

Hoca hiç düşünmeden, sofradaki ekmek bıçağını alır. Bıçağın ağzını kendi ağzına koyup öksürür.
-Buyurun, der. İsterseniz orasını alınız, isterseniz burasını...
 
Back
Yukarı