- Katılım
- 28 Mart 2008
- Mesajlar
- 23.246
- Tepki puanı
- 2.148
- Puanları
- 163
- Yaş
- 40
- Bulunduğu Yer
- ŞANLIURFA
- Tuttuğu Takım
- GALATASARAY
Photoshop Tarihi
Şubat 1990'da Adobe firması, Photoshop 1.0'ı piyasaya sürmüştü. Dönüp şöyle geriye baktığımızda 1990 dün gibi geliyor. Ancak Photoshop'un günümüzde geldiği noktaya bakınca geçen zamanın hayatımızda ne gibi farklar yarattığını, ne çok yenilikler katmış olduğunu görebiliyoruz. Dosyamızda, dünya standardı olarak grafik tasarımın yakın tarihine damgasını vuran Photoshop'un, 1.0 sürümünden bu yana süregelen yeniliklerinin yanı sıra, yazılımın geçirdiği morfozun heyecan verici serüvenini bulacaksınız. Üstelik dosyamızın sonunda Adobe'nin henüz duyurduğu Photoshop 7.0 sürümünün yeniliklerini de bulabilirsiniz.
Hikayemiz 1978 yılında başlıyor. O zamanlar Amerika'nın Michigan eyaletindeki Ann Arbor isimli bir şehirde akademisyen olan Glenn Knoll, evinin bodrumunda karanlık odası bulunan teknoloji düşkünü bir fotoğraf uzmanıdır. Kişisel bilgisayarların yeni yeni evlere girmeye başladığı bu dönemde kendine bir Apple II Plus alan Glenn Knoll'un John ve Thomas isimli iki oğlu da, her akşam eve araştırma projeleriyle gelen babalarının bu ilgisinden de hız alarak karanlık oda ve Apple II'nin müdavimleri haline geldiler. Thomas o zamanlardan "Fotoğrafçılık lise yıllarımda hobimdi. Babamın karanlık odasında renkli ve siyah-beyaz baskı yapmayı, renkleri ve kontrastı ayarlamayı öğrendim." diye bahsediyor.
Thomas karanlık odada fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşırken John'un ilgisi başka bir noktaya yönelmişti: Apple II Plus. John, ilgisini fazlasıyla çeken bu makine hakkında bakın ne diyor: "İlk kez gerçek bir bilgisayarın başına oturup kullanmam 1978 yılında oldu. O zamanlar 16 yaşındaydım ve kullandığım bilgisayar babamın eve aldığı 64KB RAM'i olan Apple II Plus'tı."
Sonraki yıllarda da Mac'lerle fazlasıyla haşır neşir olacak olan John, aklından çıkmadığını söylediği bir anısından bahsederken "1984 yılında Time dergisinde Macintosh hakkında bir yazı okumuştum ve resmen çarpılmıştım." diyor ve ekliyor: "Zaten o olaydan birkaç ay sonra, piyasaya yeni çıkmış olan Macintosh'lardan bir tane satın aldım."
Karanlık odada elle yapılan işleri daha çok seven Thomas bile bilgisayarlara ve programcılığa ilgi duymaya başladı ve 1987'de kendine bir Macintosh Plus satın aldı. Thomas "dijital imajların işlenmesi" konulu doktora tezini Mac'iyle hazırlamaya başladı. Ancak bu aşamada büyük bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kaldı, çünkü Mac, Thomas'ın kullandığı imajlarda gri skala seviyelerini görüntüleyemiyordu. Sorunu çözebilmek için Thomas, gri skala efekti simule eden bir alt rutin programlamaya koyuldu.
Bir Grafik İşleme Yazılımı Doğuyor
Thomas'ın tezi dolayısıyla daha fazla alt rutin programlaması gerekti ve farklı işlere yarayan pek çok imaj işleme programcığı ortaya çıktı. Bu programcıklar, o sırada California'da Industrial Light and Magic (ILM) firmasında çalışan John'un Ann Arbor'a yaptığı bir ziyaret sırasında dikkatini çeker. John bu konuyla ilgili olarak "Thomas'ın yaptığı iş, dijitize edilmiş bir görüntü içinde, önceden tanımlanmış bir objeyi tanıyabilmeye dayanıyordu. Bu tip bir işin temelinde imaj işleme yatıyordu ve Tom bir çok imaj işleme programcığı yazmıştı." John, Thomas'ın çalışmalarını, kendi çalıştığı firmada gördüğü Pixar isimli bir bilgisayarın imaj işleme araçlarına çok benzetir. Pixar'da kullanılan Unix C shell komut satırına benzer bir yapıda olan programcıkları Thomas bir araya getirip 'Display' isimli bir uygulama programı yaratır ve iki kardeş California'daki ILM'nin yolunu tutarlar.
Display gayet güzel çalışıyordu ancak John'un Display'le ilgili planları bu kadar değildi: "Daha fazlasını istiyordum. Örneğin Display imajları değişik formatlarda kaydedebilse ve ben başka yazılımlarda bunları basabilsem nasıl olurdu", gibi... "ILM'nin grafik departmanından birkaç imaj getirdim ve ekranımda çok karanlık görünüyorlardı, birden gamma düzeltme araçlarına ihtiyaç duyuyor olduğuma karar verdim."
John'un ricaları, Thomas'ın ilgisini tezi üzerine yoğunlaştırmasına engel olmaya başladıysa da, kişisel bilgisayar üzerinde imaj düzenleme yapabilme fikri aklını çelmeye başlamıştı.
Display'in iyileştirme süreci bir süre daha devam etti ve uygulamanın gelişmiş sürümüne 1988 yılında "ImagePro" adını verdiler. Bu noktada John, Thomas'a ImagePro'yu ticari bir yazılım haline getirmelerini önermeye başlamıştı.
Üniversitenin verdiği bursu tüketen ve üstüne üstlük eşi hamile olan Thomas, yaptığı işi tamamlayıp bir an önce bir iş bulma derdine düşer. 1988 başlarında, ImagePro'nun Beta sürümünü altı ay içinde tamamlamaya karar verir. Bu süre, Silikon Vadisi'nde müşteri aramak için de iyi bir fırsat yaratır.
Photoshop, İsmine Kavuşuyor
Thomas yazılımına isim bulmak konusunda sıkıntı çekiyordu çünkü bulduğu her isim daha önce alınmış oluyordu. Bu sıkıntısından bahsettiği bir arkadaşı ona Photoshop ismini önerdi ve yazılımın bundan sonra dünyaya damgasını vuracak olan ismi keşfedilmiş oldu.
Silikon Vadisi'ndeki birçok firma Thomas'ın teklifine ılımlı bakmıyordu. Örneğin SuperMac firmasının geri çevirme sebebi, Photoshop'u, o dönemde popüler olan yazılımları PixelPaint'le bütünleştiremeyecekle rini düşünmeleriydi. Aldus firması, kendi bünyesinde zaten benzeri bir uygulama ürettiğini belirtti. Adobe yazılıma ilgi gösterdi, ancak hemen cevap vermemişti. Sonunda Thomas Ann Arbor'a dönüp yazılım üzerinde bir süre daha çalışmaya karar verdi. Bu sırada John yazılımın tanıtım demolarını firmalara göstermeye devam ediyor, Thomas'tan sıklıkla yeni özellikler eklemesini istiyordu. Hatta programın nasıl kullanılabileceğini anlatan küçük bir kitapçık bile hazırladı.
Sonunda Silikon Vadisi'nde Barneyscan isimli bir firma kısa vadeli bir teklifle geldi. Buna göre Barneyscan, slayt tarayıcıları ile birlikte yazılımı ücretsiz olarak Barneyscan XP ismiyle dağıtacaktı. Photoshop sürüm 0.87'nin yaklaşık 200 adet kopyası Barneyscan tarayıcılarla dağıtıldı.
John, Apple'a da Photoshop'u tanıtmaya gitti ve yazılım çok ilgi gördü. Mühendisler yazılıma hayran kaldıklarını belirttiler ve John'a birkaç kopya bırakmasını rica ettiler.
Eylül 1988, Knoll kardeşlerin şansının döndüğü aydı. John, Adobe firmasının tasarım ekibine bir demo sunumu gerçekleştirdi ve firma yetkilileri üründen fazlasıyla memnun kaldılar. Özellikle Adobe'nin art direktörü Russell Brown Photoshop'tan oldukça etkilendi. O sıralar Adobe'nin, Letraset firmasıyla ColorStudio isimli yazılımı geliştirme konusunda anlaşması vardı ancak daha sonra Photoshop'un daha çok ümit vaat ettiği kanısı ağır bastı ve Adobe, kısa süre içerisinde Photoshop'un dağıtımı konusunda Knoll kardeşlerle bir lisans sözleşmesi imzaladı. 1990 yılının Şubat ayında, 10 aylık bir geliştirilme sürecinin ardından Photoshop 1.0 nihayet piyasaya sürüldü.
Anlaşmadaki en önemli nokta, anlaşmanın dağıtım lisansı üzerine olmasıydı. Adobe uzun yıllar yazılımı satın almayarak sadece dağıttı. Daha sonra Photoshop başarılı biçimde kendini göstermeye başlayınca Adobe yazılımı satın aldı ve ismini değiştirmedi. Thomas, Ann Arbor'da yazılımı geliştirmeye devam ederken John da California'da plug-in'ler yazıyordu. Plug-in'lerin de oldukça ilginç bir öyküsü var: Kimi Adobe yetkilileri John'un yazdığı plug-in'lerin ciddi bir yazılımın ayrı bir özelliği olarak lanse edilmesinin yakışık almayacağını, bunların yutturmaca gibi görüneceğini iddia ettiler. Bu yüzden John, yaptığı işleri Photoshop'a "sinsice" sokabileceği bir yol bulmak zorunda kaldı. Zaman içinde bunlar Photoshop'un en güçlü araçları haline geldiler.
Photoshop'un ilk sürümlerinde birçok hata vardı, hatta birçok kullanıcı 1.0.7 sürümünden sonra Photoshop kullanmaktan vazgeçti. Yine de Photoshop'un yakaladığı başarı takdire değerdi ve o zamanlar en büyük rakibi olan ColorStudio yazılımından kolay kullanımı ve verimli program koduyla öne çıkıyordu. ColorStudio'nun Photoshop'ta olmayan pek çok özelliği vardı ancak pazarlama konusunda en önemli dezavantajı Letraset'in yazılımı "özel kullanıcılar için özel bir uygulama" olarak konumlandırmış olmasıydı. Bunun tersine Photoshop, Macintosh'u olan herkesin kullanabileceği bir yazılım olarak lanse ediliyordu. Photoshop'un bir şansı da, masaüstü yayıncılığın yeni yeni alevlenmeye başladığı döneme denk gelmesiydi. Adobe'nin gizli silahı Russell Brown, birçok mecrada Photoshop'u anlatıyor, demolarını sunuyor, "Photoshop diye sıkı bir yazılım var, duydunuz mu?" cümlelerinin kulaktan kulağa yayılmasına önayak oluyordu. Artık Photoshop bir dünya standardı haline gelmeye başlamıştı.
Şubat 1990'da Adobe firması, Photoshop 1.0'ı piyasaya sürmüştü. Dönüp şöyle geriye baktığımızda 1990 dün gibi geliyor. Ancak Photoshop'un günümüzde geldiği noktaya bakınca geçen zamanın hayatımızda ne gibi farklar yarattığını, ne çok yenilikler katmış olduğunu görebiliyoruz. Dosyamızda, dünya standardı olarak grafik tasarımın yakın tarihine damgasını vuran Photoshop'un, 1.0 sürümünden bu yana süregelen yeniliklerinin yanı sıra, yazılımın geçirdiği morfozun heyecan verici serüvenini bulacaksınız. Üstelik dosyamızın sonunda Adobe'nin henüz duyurduğu Photoshop 7.0 sürümünün yeniliklerini de bulabilirsiniz.
Hikayemiz 1978 yılında başlıyor. O zamanlar Amerika'nın Michigan eyaletindeki Ann Arbor isimli bir şehirde akademisyen olan Glenn Knoll, evinin bodrumunda karanlık odası bulunan teknoloji düşkünü bir fotoğraf uzmanıdır. Kişisel bilgisayarların yeni yeni evlere girmeye başladığı bu dönemde kendine bir Apple II Plus alan Glenn Knoll'un John ve Thomas isimli iki oğlu da, her akşam eve araştırma projeleriyle gelen babalarının bu ilgisinden de hız alarak karanlık oda ve Apple II'nin müdavimleri haline geldiler. Thomas o zamanlardan "Fotoğrafçılık lise yıllarımda hobimdi. Babamın karanlık odasında renkli ve siyah-beyaz baskı yapmayı, renkleri ve kontrastı ayarlamayı öğrendim." diye bahsediyor.
Thomas karanlık odada fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşırken John'un ilgisi başka bir noktaya yönelmişti: Apple II Plus. John, ilgisini fazlasıyla çeken bu makine hakkında bakın ne diyor: "İlk kez gerçek bir bilgisayarın başına oturup kullanmam 1978 yılında oldu. O zamanlar 16 yaşındaydım ve kullandığım bilgisayar babamın eve aldığı 64KB RAM'i olan Apple II Plus'tı."
Sonraki yıllarda da Mac'lerle fazlasıyla haşır neşir olacak olan John, aklından çıkmadığını söylediği bir anısından bahsederken "1984 yılında Time dergisinde Macintosh hakkında bir yazı okumuştum ve resmen çarpılmıştım." diyor ve ekliyor: "Zaten o olaydan birkaç ay sonra, piyasaya yeni çıkmış olan Macintosh'lardan bir tane satın aldım."
Karanlık odada elle yapılan işleri daha çok seven Thomas bile bilgisayarlara ve programcılığa ilgi duymaya başladı ve 1987'de kendine bir Macintosh Plus satın aldı. Thomas "dijital imajların işlenmesi" konulu doktora tezini Mac'iyle hazırlamaya başladı. Ancak bu aşamada büyük bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kaldı, çünkü Mac, Thomas'ın kullandığı imajlarda gri skala seviyelerini görüntüleyemiyordu. Sorunu çözebilmek için Thomas, gri skala efekti simule eden bir alt rutin programlamaya koyuldu.
Bir Grafik İşleme Yazılımı Doğuyor
Thomas'ın tezi dolayısıyla daha fazla alt rutin programlaması gerekti ve farklı işlere yarayan pek çok imaj işleme programcığı ortaya çıktı. Bu programcıklar, o sırada California'da Industrial Light and Magic (ILM) firmasında çalışan John'un Ann Arbor'a yaptığı bir ziyaret sırasında dikkatini çeker. John bu konuyla ilgili olarak "Thomas'ın yaptığı iş, dijitize edilmiş bir görüntü içinde, önceden tanımlanmış bir objeyi tanıyabilmeye dayanıyordu. Bu tip bir işin temelinde imaj işleme yatıyordu ve Tom bir çok imaj işleme programcığı yazmıştı." John, Thomas'ın çalışmalarını, kendi çalıştığı firmada gördüğü Pixar isimli bir bilgisayarın imaj işleme araçlarına çok benzetir. Pixar'da kullanılan Unix C shell komut satırına benzer bir yapıda olan programcıkları Thomas bir araya getirip 'Display' isimli bir uygulama programı yaratır ve iki kardeş California'daki ILM'nin yolunu tutarlar.
Display gayet güzel çalışıyordu ancak John'un Display'le ilgili planları bu kadar değildi: "Daha fazlasını istiyordum. Örneğin Display imajları değişik formatlarda kaydedebilse ve ben başka yazılımlarda bunları basabilsem nasıl olurdu", gibi... "ILM'nin grafik departmanından birkaç imaj getirdim ve ekranımda çok karanlık görünüyorlardı, birden gamma düzeltme araçlarına ihtiyaç duyuyor olduğuma karar verdim."
John'un ricaları, Thomas'ın ilgisini tezi üzerine yoğunlaştırmasına engel olmaya başladıysa da, kişisel bilgisayar üzerinde imaj düzenleme yapabilme fikri aklını çelmeye başlamıştı.
Display'in iyileştirme süreci bir süre daha devam etti ve uygulamanın gelişmiş sürümüne 1988 yılında "ImagePro" adını verdiler. Bu noktada John, Thomas'a ImagePro'yu ticari bir yazılım haline getirmelerini önermeye başlamıştı.
Üniversitenin verdiği bursu tüketen ve üstüne üstlük eşi hamile olan Thomas, yaptığı işi tamamlayıp bir an önce bir iş bulma derdine düşer. 1988 başlarında, ImagePro'nun Beta sürümünü altı ay içinde tamamlamaya karar verir. Bu süre, Silikon Vadisi'nde müşteri aramak için de iyi bir fırsat yaratır.
Photoshop, İsmine Kavuşuyor
Thomas yazılımına isim bulmak konusunda sıkıntı çekiyordu çünkü bulduğu her isim daha önce alınmış oluyordu. Bu sıkıntısından bahsettiği bir arkadaşı ona Photoshop ismini önerdi ve yazılımın bundan sonra dünyaya damgasını vuracak olan ismi keşfedilmiş oldu.
Silikon Vadisi'ndeki birçok firma Thomas'ın teklifine ılımlı bakmıyordu. Örneğin SuperMac firmasının geri çevirme sebebi, Photoshop'u, o dönemde popüler olan yazılımları PixelPaint'le bütünleştiremeyecekle rini düşünmeleriydi. Aldus firması, kendi bünyesinde zaten benzeri bir uygulama ürettiğini belirtti. Adobe yazılıma ilgi gösterdi, ancak hemen cevap vermemişti. Sonunda Thomas Ann Arbor'a dönüp yazılım üzerinde bir süre daha çalışmaya karar verdi. Bu sırada John yazılımın tanıtım demolarını firmalara göstermeye devam ediyor, Thomas'tan sıklıkla yeni özellikler eklemesini istiyordu. Hatta programın nasıl kullanılabileceğini anlatan küçük bir kitapçık bile hazırladı.
Sonunda Silikon Vadisi'nde Barneyscan isimli bir firma kısa vadeli bir teklifle geldi. Buna göre Barneyscan, slayt tarayıcıları ile birlikte yazılımı ücretsiz olarak Barneyscan XP ismiyle dağıtacaktı. Photoshop sürüm 0.87'nin yaklaşık 200 adet kopyası Barneyscan tarayıcılarla dağıtıldı.
John, Apple'a da Photoshop'u tanıtmaya gitti ve yazılım çok ilgi gördü. Mühendisler yazılıma hayran kaldıklarını belirttiler ve John'a birkaç kopya bırakmasını rica ettiler.
Eylül 1988, Knoll kardeşlerin şansının döndüğü aydı. John, Adobe firmasının tasarım ekibine bir demo sunumu gerçekleştirdi ve firma yetkilileri üründen fazlasıyla memnun kaldılar. Özellikle Adobe'nin art direktörü Russell Brown Photoshop'tan oldukça etkilendi. O sıralar Adobe'nin, Letraset firmasıyla ColorStudio isimli yazılımı geliştirme konusunda anlaşması vardı ancak daha sonra Photoshop'un daha çok ümit vaat ettiği kanısı ağır bastı ve Adobe, kısa süre içerisinde Photoshop'un dağıtımı konusunda Knoll kardeşlerle bir lisans sözleşmesi imzaladı. 1990 yılının Şubat ayında, 10 aylık bir geliştirilme sürecinin ardından Photoshop 1.0 nihayet piyasaya sürüldü.
Anlaşmadaki en önemli nokta, anlaşmanın dağıtım lisansı üzerine olmasıydı. Adobe uzun yıllar yazılımı satın almayarak sadece dağıttı. Daha sonra Photoshop başarılı biçimde kendini göstermeye başlayınca Adobe yazılımı satın aldı ve ismini değiştirmedi. Thomas, Ann Arbor'da yazılımı geliştirmeye devam ederken John da California'da plug-in'ler yazıyordu. Plug-in'lerin de oldukça ilginç bir öyküsü var: Kimi Adobe yetkilileri John'un yazdığı plug-in'lerin ciddi bir yazılımın ayrı bir özelliği olarak lanse edilmesinin yakışık almayacağını, bunların yutturmaca gibi görüneceğini iddia ettiler. Bu yüzden John, yaptığı işleri Photoshop'a "sinsice" sokabileceği bir yol bulmak zorunda kaldı. Zaman içinde bunlar Photoshop'un en güçlü araçları haline geldiler.
Photoshop'un ilk sürümlerinde birçok hata vardı, hatta birçok kullanıcı 1.0.7 sürümünden sonra Photoshop kullanmaktan vazgeçti. Yine de Photoshop'un yakaladığı başarı takdire değerdi ve o zamanlar en büyük rakibi olan ColorStudio yazılımından kolay kullanımı ve verimli program koduyla öne çıkıyordu. ColorStudio'nun Photoshop'ta olmayan pek çok özelliği vardı ancak pazarlama konusunda en önemli dezavantajı Letraset'in yazılımı "özel kullanıcılar için özel bir uygulama" olarak konumlandırmış olmasıydı. Bunun tersine Photoshop, Macintosh'u olan herkesin kullanabileceği bir yazılım olarak lanse ediliyordu. Photoshop'un bir şansı da, masaüstü yayıncılığın yeni yeni alevlenmeye başladığı döneme denk gelmesiydi. Adobe'nin gizli silahı Russell Brown, birçok mecrada Photoshop'u anlatıyor, demolarını sunuyor, "Photoshop diye sıkı bir yazılım var, duydunuz mu?" cümlelerinin kulaktan kulağa yayılmasına önayak oluyordu. Artık Photoshop bir dünya standardı haline gelmeye başlamıştı.