Telkari Sanatı

hürrem sultan

Demirbaşlardan
Katılım
25 Ağustos 2008
Mesajlar
1.704
Tepki puanı
754
Puanları
113
gumus10fa8.jpg
gumus1bp2.jpg


TELKARİ
Telkari'ye aynı zamanda 'vav işi' de denilmektedir. Bu isim, Osmanlıca vav harfinin, uygulamada motif olarak sıkça kullanılmasından dolayı verilmiştir. Ayrıca bu sanata çift işi diyenler de vardır. Bu ismin kaynağı ise, işin yapımı sırasında parçaların teker teker biraraya getirilmesinde kullanılan, cımbıza benzer, ancak ucu daha ince olan ve 'çiff ' olarak isimlendirilen alettir. Bu iki isim de genellikle sanatkarlar, arasında kullanılır.

Bir çok geleneksel sanatımızda olduğu gibi, telkaride de sanatkar işinde kullanacağı her türlü malzemeyi kendisi yapmak zorundadır. Yani, usta telkaride kullanacağı telleri kendi atölyesinde hammaddeden elde etmektedir. Öyle ise biz de, bu sanat dalımızı anlatmaya, kullanılacak telin yapımıyla başlayabiliriz.

Ocakta pota içerisinde eritilen maden (bu işte en çok kullanılan maden gümüştür, bazen altın ve başka madenler de kullanılır) çubuk haline getirilmek için kalıba dökülür. Yapılacak işin şekline göre çubuk döküm, üzerinde genişten dara doğru delikleri olan çelikten yapılmış haddeden geçirilir.

Çalışmaya önce muntaç yapımıyla, yani ana iskelet kurularak başlanır. Muntaçın tel kalınlığı motiflerin tel kalınlığının iki katıdır. Muntaçdan soma ara boşluklar teker teker büyük bir titizlik ve sabır ile doldurulur. Bütün bu çalışmalar, ceviz ağacından kesilmiş düz yüzeyli bir levha üzerinde yapılır. Bu ceviz levha, üst yüzü yakılarak yağı alındıktan soma, ağır demir levhalar altında iki-üç gün bekletilerek kullanılacak hale getirilir. Son zamanlarda, ceviz levha yerine iletken özellikleri zayıf, yanmaz amyant levhalar da kullanılmaktadır



Bazı kaynaklar, ana iskeletin kurulmasında tellerin 'lehim'le birleştirildiğinden özetmektedirler. Bu bütünüyle yanlıştır. Çünkü bir gümüş işine lehim değdi mi, o iş hurdaya atılır. Lehim gümüşü çürütür.Gümüş tellerin birleştirilmesinde kullanılması gereken yöntem 'kaynak' tır. Mili metrik tellerin kaynak yapılması çok güçtür. Çünkü ısı biraz fazla kaçırılırsa telin kendisi erir. Dolayısıyla bu çalışma büyük titizlik ve sabır ister. Bunun için önce, ayarı belli bir ölçüde düşürülen gümüş, eğelenerek küçük tanecikler halinde bir güderi parçası içine toplanır. Eğelenmiş gümüş bir kaba konur ve içerisine toz boraks katılır. Suya daldırıldıktan soma amyant üzerine yerleştirilen ana iskeletin her bir parçası bu gümüş-boraks karışımı ile kaynak yapılarak birleştirilir.

İskeletin yapımından sonra motif yerleştirme işi, aynı şekilde kaynak yöntemiyle devam eder. Ancak motif yapımı uzun zaman alır. Bu yapım sırasında da büyük bir titizlik ve sabır gereklidir.

Telkariden yapılan işler sayılamayacak kadar çeşitlidirler. Mesela sigara ağızlıklarından, tütün kutusundan, fincan zarflarından tutun da çeşitli tepsiler, kemerler, tepelikler, aynalar hep telkari tekniği ile yapılmışlardır. Bu sanatın kaynağının Mezopotamya ve eski Mısır olduğu sanılmaktadır. Buralardan Uzak Doğuya, başka bir koldan ise Anadolu'ya ve Anadolu üzerinden de Avrupa'ya yayıldığı bilinmektedir.



TRABZON EL SANATLARI

ÇEŞİTLİ EL SANATI ÜRÜNLERİ


HEYBE:
İşte, alışverişte, pazarda erzak ve ihtiyaç maddelerini koymaya veya taşımaya yarar geniş bantlar arasında ince çizgiler taşıyan bir dokumadır.Ağız kısımları kendi ipiyle büzülebilirler.

ÖRME SEPET:
İlimizde fındık çubuğu ile yapılan örme sepetler hemen hemen her ilçede yapılmaktadır. Karadeniz insanı farklı işlevler için farklı farklı sepet türleri geliştirmiştir.Genel olarak sırta alma, kola takma ve yere koyma amaçlarına hizmet ederler. Örneğin, ekmek selesi, arka sepeti, üç dipli sepet, fındık sepeti, çay sepeti gibi türleri mevcuttur.

KAZAZLIK:


0,08 mikron inceliğinde gümüş telin ipek üzerine sarılmasıyla meydana getirilen ipliğin, iğne yardımıyla kanevice gibi örülerek elde edilen takılardır.

HASIR BİLEZİKLER:

Evlerde genç kızlar tarafından elde örülen hasır bilezikler altın yada gümüş ince tellerden yapılır.

SÜRMENE BIÇAĞI:


Yaklasık 15-20 cm uzunluğunda sivri yada yuvarlak uçlu, sap ile kesici bölüm arası süslü bir bıcaktır. Süslemesi ise kazıma suretiyle yapılmaktadır.

YAYIK:

Trabzon yayla evlerinde hayvansal ürünlerden tereyağ, ayran gibi ürünleri elde edebilmek için ahşaptan yapılan alt kısmı geniş üst kısmı dar ve 120-130 cm boyunda geniş tarafından tutulup, çalkalanılarak kullanılan bir araçtır.

KEŞAN:

Tahta el tezgahlarında dokunan keşanları yöre kadınları başlarına, peştemalleri ise bellerine bağlarlar Her yörenin birbirinden farklı desenlere sahip peştemalleri vardır. Kök boyalardan yapılan keşan ve peştemaller, el dokuması çarşaf ve kumaşlar hem günlük yaşamda hem de dekoratif amaçlı kullanılabilir.

KUŞAK:

Kalın yün iplikten yapılan üçgen biçimde kök boyalarla farklı desenlere boyanan, genellikle bölgemizde kadınlarımızın bellerine doladıkları bir giysi türüdür.

ÇORAP:

Boyanmış yada boyanmamış yünden örülürler. Boyanmamış saf yünler beyaz ve kahverengi doğal renklerdir. Trabzon el yapımı çorapları, erkek çorapları, kadın çorapları, çocuk çorapları olarak örülürler. Çorap süsleri arasında üçgen motifler Trabzon’un özelliğidir. Ve nazara karşı bir önlem olarak kullanılır.

TELKARİ:
TAKUNYA ÜRETİMİ - TAKUNYA


Tel işi anlamına gelen telkarinin kökeni MÖ. 3000’ lerde Mezopotamya’ da 2500’ lerde de Anadolu’da kullanıldığı eski Yunan ve Roma’ da yaygın olduğu bilinmektedir. 15. yüzyıldan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadoluda yaygın olduğu ve telkarinin Trabzon’a yerleşmesinde Dağıstanlı ustaların etkisi olduğu ustalarca dile getirilmektedir. Trabzon işi telkariler likör ve kahve takımı, çay tepsisi, takunya gibi örnekler sayılabilir.

BAKIRCILIK:

Doğu Karadeniz Bölgesi jeolojik açıdan Anadolu’nun en zengin bakır yataklarına sahip olduğu bilinmektedir. Bölgedeki bakır yataklarından elde edilen bakır hammaddesi Trabzon atölyelerinde Trabzonlu ustaların maharetli ellerinde işlenmektetir. Trabzon da halen geleneksel olarak bakır, bronz ve pirinçten mutfak kaplarıyla çeşitli eşya yapımı sürdürülmektedir.

ŞİMŞİR KAŞIK:

Trabzon’da kaşıklar tür ve boyutlarına göre kaşık, büyük kaşık ve kepçe gibi isimlerle bilinir. Şimşir ağacı genellikle ilimizde Of ve Yomra yörelerimizde yetişir. Şimşir kaşık ise Köprübaşı İlçesinde ünlenmiştir.

Tarihçe
10ip5.jpg


İngiliz bilim adamı James Melleart’ın bilimsel bulguları referans alınarak geliştirilen tezlere göre, maden sanatının ilk adresi Anadolu’dur. Çatalhöyük’te yapılan arkeolojik kazılarda çıkan bakır ve kurşundan yapılmış süs eşyaları bu sanatın 8000 yıldan uzun bir geçmişe sahip olduğu tezini kuvvetlendirmektedir. Geleneksel Türk maden sanatına ait altın, gümüş, bakır, pirinç ve tunç objeler, Selçuklu ve Osmanlı ustaların eserleridir. Malzeme olarak daha ziyade altın ve gümüşün kullanıldığı kuyumculuk sanatı, Türk maden işçiliğinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre, telkâri tekniğinin M.Ö. 3000 yılından beri Mezopotamya’da, M.Ö. 2500’den bu yana da Anadolu’da kullanıldığı anlaşılmaktadır.


Telkâri’nin asıl merkezinin 12. yüzyılda Musul olduğu, bu sanatın Musul’dan Suriye’ye, oradan da Anadolu’ya geçtiği ileri sürülmektedir. Telkâri yapımının 15. yüzyıldan bu yana ise Türkler arasında da yaygın olduğu, özellikle de Güneydoğu Anadolu’da çok geliştiği bilinmektedir.
Antik takılar günümüzde kullanım yerlerine göre sınıflandırılmaktadır. Boyun takıları arasında kolyeler, boyunluklar ve pandantifler var tek öğeli boyun takılarına kolye, boynu saran ve çok öğeli olanlara da gerdanlık denmektedir. Boyunluklar masif yada içi boş olarak tasarlanan değerli madenlerden yapılan ve boynu tamamen saran takılardır. Zengin bir görüntü yaratan pandantifler antik çağlarda altın ya da gümüşten yapılan zincirlere takılarak kullanılmıştır. El-kol takıları olarak bilezikler ve pazı bentler sayılabilir. İlk örnekleri taştan yapılan bilezikler zamanla tunç, gümüş altın ve camdan üretilmiştir. Başlangıçta güç göstergesi sayılan yüzükler, zamanla mühür ve süs eşyası olarak kullanılmıştır. Baş takısı olarak taçlar iademler ve küpelerden söz edebiliriz. Günümüz kadınlarının başlarını süsleyen taçlar, antik çağda önce tanrılara ait bir süs eşyası olarak düşünülen takılar zamanla halk arasında rütbe göstergesi ve süs eşyası olarak kullanılmıştır. Önceleri Mersin ve defne gibi ağaçların dal ve yapraklarından yapılan taçlar zamanla altından yapılır olmuştur. Broş ve iğnelerden oluşan giysi takıları ise genellikle altından yapılmış ve her dönemde ilgi uyandırmış süs eşyalarındandır. Elbiseyi zenginleştiren broşlarda, maden ve taş birlikte kullanılmıştır. Anadolu’da çok eskiden beri kullanılan iğnelerin ilk örnekleri kemikten yapılmışsa da, zamanla tunç, bakır, gümüş ve altından da yararlanılmıştır. Şekillendirmede ise çekiçleme, kalıba dökme ve kıvırma gibi teknikler kullanılmıştır.
Kuyumculuk sektöründeki endüstrileşmeyle yaşam alanı daralan sanatın ustaları telkari işlemeciliğini bugüne kadar taşımayı başarmıştır. Mardin Midyat, Anara Beypazarı ve Trabzon telkari sanatının yaşatıldığı merkezlerden sayılmaktadır. Kumaşın ve altının sihirbazı derler, Süryaniler için.

38541920nm2.jpg


62749166he6.jpg


11546676rw9.jpg


11ct6.jpg


tel70uxco9.jpg


osc4lr8.jpg


metal04l0tnzx8.jpg


metal04l0yupe0.jpg


metal04l1hmfb6.jpg


metal04l3kwts3.jpg
 
Ce: Telkari Sanatı

yazıyı okuyamadım ama resmdekiler çok hoşşşşşşşşş:)
elleirne saglık
 
Back
Yukarı