Erdoğan’dan sert mesajlar

Cumhurbaşkanı Gül, “Barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanması demokratik haktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çeşitli ziyaretler için geldiği Rize’de, Vali Nurullah Çakır’ı makamında ziyaret ederek Valilik Şeref Defterini imzaladı.

Gül burada gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Türkiye’nin açık bir toplum olduğunu, demokratik hak ve hukukun teminat altında olduğunu ve buna saygı duyulduğunu herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.

Bu bağlamda barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan, şiddetin içinde olmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanmasının demokratik hak olduğunu belirten Gül, şöyle devam etti:

“Bunu en başından beri söylüyoruz. Bununla da onur duyuyoruz ama şiddet bütün vatandaşların hayatını rahatsız edici, kural tanımayan, Türkiye’nin en önemli kavşaklarını, meydanlarını, Kızılay’dan tutun da Taksim gibi, buralar kilit, anahtar gibi trafik için hayatın yaşandığı yerler. Buraları eğer, kuralsız bir şekilde, sürekli bir şekilde ve şiddetle tutulmaya çalışılırsa buna da tabii ki demokratik bir hak olarak bakılamaz. A ama Gezi Parkı’nda, Taksim’deki parkta insanların, ‘benim farklı bir düşüncem var. Buraya yapılacak projelerle ilgili düşüncelerim ayrıdır’ diye itirazları varsa bunları dinlemek, bunlarla diyaloğa geçmek, bunlar ne diyor diye kulak vermek de şüphesiz hepimizin görevidir. Nitekim bugün, bu bağlamda çeşitli görüşmeler yapılıyor, yapılacaktır. O açıdan ben ilk gün söyledim. Zaten almak istediğimiz mesajlar da bunlar. Dolayısıyla bu tip problemleri, farklı düşünceleri konuşarak, görüşerek ve nihayet hukuk düzeni içerisinde itirazlar olur, mahkemeler olur. Anlaşılamazsa mahkemeye gider, şiddetten uzak bir şekilde bunlar çözülür. Bunun da bu şekilde olacağına inanıyorum ama şiddete hiç fırsat vermemek gerekir. Bu yakışmaz. Sadece Türkiye’de değil, Newyork’ta da müsada etmezler, Berlin’de de müsade etmezler, İspanya’da da müsade etmezler. Onun için ben burada özellikle uluslararası basına bunu duyurmak istedim. Türkiye’de olup bitenler, farklıdır. Bunlar temel hak ve özgürlükler ve demokrasi talebiyle ilgili değil ama başka taleplerde olan insanların sesini duyurmak istedikleri için Gezi Parkı’nda gösterileri vardır. Bunun ötesinde bazen geceleri rastladığımız gibi dün de olduğu gibi şiddete başvuranlar… bu da ayrı bir şeydir. Bunları ayırmamız gerekir ve kurallara herkesin uyması gerekir. Kurallar, çerçevesi içerisinde de en aykırı düşünceler en aykırı fikirler de tabiki söylenebilir. Onları da dikkate almak, konuşmak dinlemek muhakkak ki demokratik olgunluğun bir gereğidir.”

Uluslararası camiaya seslendi

Özellikle uluslararası camiya seslenmek istediğini dile getiren Gül, şöyle devam etti:

“Uluslar arası basına da tabii ki seslenmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz yıllarda çevre ülkelerde, komşularımızda, Orta Doğu ülkelerinde birçok olaylar oldu. Bunlar çok heyecanlandırdı. Türkiye’deki olayları, Taksim’deki olayları seyredenler, birdenbire olaylarda benzerlik kurmaya kalktı. Tamamen yanlış bir şey. O ülkelerde temel hak ve özgürlükler için insanlar, ‘demokrasiye geçelim, çok partili sisteme geçelim, çoğulculuk olsun, herkes istediğini rahatlıkla, korkusuz ifade edebilsin’ diye ayaklandılar. Türkiye’ye bakarsanız, bütün olup bitenlere bakarsanız, böyle talepler yok. Hatta hatta, Avrupa’nın en gelişmiş bazı ülkelerinde insanlar sokakları dolduruyorlar, ‘iş bulun bize, işsiziz’ diye. Türkiye’de öyle de değil. Çok şükür, elhamdülillah, bütün dünya bu ekonomik kriz içerisinde, ekonomisi düzgün giden nadir ülkelerden biriyiz veya insanlar eskiden olduğu gibi ‘faili meçhul cinayetler dursun, olağanüstü haller kalksın, katiller yakalansın’, bunlar içinde değil. Onun için önce olup bitenleri, Türkiye’yi farklı bir safhaya koymak gerekir ve uluslararası, özellikle yayın kuruluşlarının da buna çok dikkat etmeleri gerekir.”

Halka hitap etti

Gül, valilik önünde kendisini bekleyen vatandaşların arasında gezdi.

Vatandaşlarla selamlaşan Gül, kemençe eşliğinde atma türkü söyleyen yöresel sanatçı Ahmet Çakar’ı dinledi. Çakar, Cumhurbaşkanı Gül’e, “Cumhurbaşkanım Rize’ye hoşgeldin. Aşka gelmişim aşka, büyük insan tanımam senden başka” dedi.

Gül, burada halka hitaben yaptığı konuşmada, Rize’de olmaktan, Rizelilerle kucaklaşmaktan çok büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Kendisine gösterilen ilgiden dolayı vatandaşlara teşekkür eden Gül, şunları söyledi:

“Memleketimiz, ülkemizin her tarafı, dört bir köşesi birbirinden güzel. Karadeniz’in bu güzellikleri var, güneyin başka güzellikleri var, Orta Anadolu’nun başka güzellikleri var ama Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları istedikleri yere gider, istedikleri yerde yerleşir, istedikleri yerde yaşayabilirler. Bu güzel vatanın hep beraber kıymetini bileceğiz, memleketimizin hep beraber değerini bileceğiz ve hep beraber huzur, kardeşlik içinde geleceğimizi daha da parlak yapmak için elbirliğiyle çalışacağız.”

Gül, Rize’nin, Cumhuriyetin başından beri, çok partili sisteme geçildiğinden beri çok önemli siyasetçiler, devlet adamları yetiştirdiğini ve iki başkabakan çıkardığını vurgulayarak, “Bugünkü Başbakanımızın da memleketi olan bir il. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan benim de en eski, en kıymetli arkadaşlarımdan. Dolayısıyla hep beraber bu ülkeyi, bütün şehirlerimizi çok daha güzelleştirmek, çok daha zenginleştirmek, sizlerin huzurunuzu, mutluluğunuzu çok daha arttırmak için gece gündüz çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun liderler zirvesi çağrısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderler zirvesi çağrısına ilişkin Cumhurbaşkanı Gül, “Bütün siyasi partilerinin başkanlarını bir araya toplamak, bunlar da zaman zaman olabilir. Nitekim ben de ilk Cumhurbaşkanı olduğum yıllarda bazı davetler yaptım. Bu tip toplantıları yaptım ama ben bu noktada, neticeye bakarım doğrusu. Neticeye ne, yardımcı oluyor, katkısı ne olacak, ben ona bakarım. Bu çerçevede baktığımda bugünkü siyasi ortam içerisinde çok doğrusu katkı sağlayabileceği kanaatinde değilim. Böyle bir kanaat oluşursa tabii ki yine bu daveti de yaparım ama şu anda bunun yerine liderlerle tek tek görüşüp, onların düşüncelerini baş başa, sonuna kadar rahatlıkla söylemelerinin ve benim de dinlememin, neticede bunu diğer görüştüğüm liderlere herkesin ne düşündüğünü anlatmamın, bunun çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Şu anda takip ettiğim metot da bu” diye konuştu. 


Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir