hürrem sultan
Demirbaşlardan
- Katılım
- 25 Ağustos 2008
- Mesajlar
- 1.704
- Tepki puanı
- 754
- Puanları
- 113
Bir çırpıda
dokuz boğumdan geçmeden dizilen kelimeleri takipte gozlerim
boğazımda çözülmez bir düğüm. acıtıyor
yutkunsam
nefes alabilsem eski ritmini bulacak yine kalbim. Biliyorum oysa
bu düğümün ömrümce çözülmeyecek bir yumruk olduğunu
zehrini ılık ılık boğazıma akıttığını.. Ve kalbim.. Asla eski ritmini bulamayacak
unutmuyorum seni ancak beyaz bir örtü çekiyorum üzerine
çatıya saklanan kullanılmayan gereksiz eşyalar gibi.
Güçlü bir rüzgar karşısında aynılaşan saçlar gibi
yokmuş aslında birbirimizden farkımız. Ben seninle bir bahçede fesleğenler ekmek isterken açık kapı bırakmayı unutmuşum. Hepsi bu. Sende değil kusur elbet. Ne varsa
ne kabahat varsa senin gözünde
istisnasız benimmiş.
Bir dost
söze iman edilmesi gerektiğini unutmuş. onulmaz bir yara açmış
farkındaymış. Sevmediğinin
sever gibi yaptığının ve sadece suçlamaktan
çizikler atmaktan başka şey yapmadığının farkında olduğu gibi. Su almaya hazır bir tekne
o'nun açtığı delikten ötürü..
Noktaya geldik işte. Bir dağ yıkılıyor büyük bir gürültüyle. Bir tesbih kopuyor
yuvarlanıyor taneleri merdivenlerden en dibe. Bir hırkanın ipi takılıyor çelmeye
sökülüyor ve de ne yazık. Bir baykuş acı acı ötüyor
can vermek üzere. Bir ağaç birden kuruyor
koflaşıyor. Binlerce yıldız sönüyor. Ay bulutların ardına saklanıyor. Dağdan kopan parçalar
fesleğenleri eziyor. Herkes küsüyor işte
sana.. Ben yine de seni sevmeye devam ediyorum.
Sevmek başka
yürümek başka.. Mat dedin madem
ateşe veriyorum o yeşil tekneyi giderken. Dilimi kesiyorum sana.
Elveda..
Güçlü bir rüzgar karşısında aynılaşan saçlar gibi
Bir dost
Noktaya geldik işte. Bir dağ yıkılıyor büyük bir gürültüyle. Bir tesbih kopuyor
Sevmek başka
Elveda..