melek
Demirbaşlardan
- Katılım
- 11 Nisan 2008
- Mesajlar
- 2.610
- Tepki puanı
- 255
- Puanları
- 133
- Tuttuğu Takım
- GALATASARAY
1921-1945 arasında Hitler’in ve kurduğu Alman Nasyonel Sosyalist İşçi Partisi’nin (National Sosyalistische Deutsche Arbeiterpartei) ideolojisini ve siyasetlerini belirten terim (nazilik, nasyonel sosyalizm de denir).
Sosyalizme ve marksçılğa karşı olan, hatta, toplumsal istekleri gereği Otto Strasser doğrultusundaki militanlara verilen ödünler nedeniyle, yer yer kapitalizme karşı çıkan nazizmin temeli, kan ve tarih bağıyla birleşmiş ve aynı toprak üstünde yaşamış aşırı bir ırk birliği anlamında bir ulustu. Fransız Gobineau ile İngiliz Houston Chamberlain’in düşüncelerini benimseyen Hitler, cezaevindeyken yazdığı nazizmin temel ilkelerini açıklayan Kavgam (Mein Kampf) adlı kitabında, insan ırklarının eşitisizliğini ve bir üstün ırk varlığını (Almanları da kapsayan Hint-Avrupa ırkı ya da ari ırk) tartışılmaz bir olgu olarak ortaya koyuyordu. Ona göre, Germen ırkının aşağı bir ırkla karışması engellenmeliydi. İlk hedefler, kuşkusuz, Yahudilerdi. Yahudi düşmanlığı önce, Yahudilerin giderek Alman topluluğundan çıkarılmasına, sonra da savaş boyunca sistemli biçimde yok edilmesine yol açarak, gerçek bir hükümet siyaseti haline geldi.
Alman kanından olan herkesin bir Alman İmparatorluğu içinde birleşmesi gerektiğini ileri süren Hitler, Versailles Antlaşması’nı tanımıyor, hatta işi, Almanca konuşan herkesi Alman, yaşadıkları toprakları da Almanya’nın uzantısı olarak nitelemeye kadar vardırıyordu. Böylece kurulacak olan Almanya, tek bir önderin (Ein Führer) ilkelerine göre yönetilecekti. Hitler’e göre seçim yoktu; doruğunda bütün yetkiyi elinde tutan ve Almanya’yı simgeleyen önderin bulunduğu, piramit biçimli siyasal bir örgütlenme vardı. Bazen halk oylamalarıyla eylemlerini onaylatsa bile, Führer mutlaktı ve yanılmazdı. Öndere körü körüne inanılması, bütün olanaklar kullanılarak sağlanmalıydı.
Bu temel ilkelere dayanan Nazizm, insanın bir yorumu, bir siyasal öğreti olmaktan çok, bir eylemdir; kitleleri etkileyerek diktatör olma yollarından biridir.
Sosyalizme ve marksçılğa karşı olan, hatta, toplumsal istekleri gereği Otto Strasser doğrultusundaki militanlara verilen ödünler nedeniyle, yer yer kapitalizme karşı çıkan nazizmin temeli, kan ve tarih bağıyla birleşmiş ve aynı toprak üstünde yaşamış aşırı bir ırk birliği anlamında bir ulustu. Fransız Gobineau ile İngiliz Houston Chamberlain’in düşüncelerini benimseyen Hitler, cezaevindeyken yazdığı nazizmin temel ilkelerini açıklayan Kavgam (Mein Kampf) adlı kitabında, insan ırklarının eşitisizliğini ve bir üstün ırk varlığını (Almanları da kapsayan Hint-Avrupa ırkı ya da ari ırk) tartışılmaz bir olgu olarak ortaya koyuyordu. Ona göre, Germen ırkının aşağı bir ırkla karışması engellenmeliydi. İlk hedefler, kuşkusuz, Yahudilerdi. Yahudi düşmanlığı önce, Yahudilerin giderek Alman topluluğundan çıkarılmasına, sonra da savaş boyunca sistemli biçimde yok edilmesine yol açarak, gerçek bir hükümet siyaseti haline geldi.
Alman kanından olan herkesin bir Alman İmparatorluğu içinde birleşmesi gerektiğini ileri süren Hitler, Versailles Antlaşması’nı tanımıyor, hatta işi, Almanca konuşan herkesi Alman, yaşadıkları toprakları da Almanya’nın uzantısı olarak nitelemeye kadar vardırıyordu. Böylece kurulacak olan Almanya, tek bir önderin (Ein Führer) ilkelerine göre yönetilecekti. Hitler’e göre seçim yoktu; doruğunda bütün yetkiyi elinde tutan ve Almanya’yı simgeleyen önderin bulunduğu, piramit biçimli siyasal bir örgütlenme vardı. Bazen halk oylamalarıyla eylemlerini onaylatsa bile, Führer mutlaktı ve yanılmazdı. Öndere körü körüne inanılması, bütün olanaklar kullanılarak sağlanmalıydı.
Bu temel ilkelere dayanan Nazizm, insanın bir yorumu, bir siyasal öğreti olmaktan çok, bir eylemdir; kitleleri etkileyerek diktatör olma yollarından biridir.